twitter

Saturday, February 07, 2015

Türkiye-ABD İlişkilerine Bir Meteor Yaklaşıyor

AB Bakanı Bozkır'ın Washington'da Basın Özgürlüğü İle İmtihanı

İlhan Tanır

Türkiye’nin Avrupa Birliği Bakanı ve başmüzakereci Volkan Bozkır, Washington’a 2 günlük bir ziyaret gerçekleştirdi. Son yıllarda Türkiye’den Washington’ı ziyaret eden yüksek düzey hükümet yetkili sayısı oldukça az. Washington’a gelen AKP hükümeti yetkilileri ya Washington'da radar altinda kalıyor, basınla görüşmüyordu ya da hükümete yakın bazı gazetelere özel mülakatlarla geçiştiriyorlardı. Buna hiç şüphesiz Türkiye'nin Washington'daki zor durumu ve dahi Türkiye içi politikanın zehirli hali neden oluyordu.


Nitekim Bakan Bozkır da, Washington ziyaretinin iki ana sebebi olduğunu, bu sebeplerden birinin, Türkiye'nin hem AB hem de ABD'de ciddi bir imaj zedelenmesi yaşadığını ve bu sıkıntıları gidermeye çalışmak olduğunu açıkça söyledi. Bu imaj zedelenmesine rağmen, Bozkır’ın Amerikan yönetimi yetkilileri ile bir görüşme yapmamış olmasını not etmek gerekiyor.


Bozkır başkentteki German Marshall Fund’da yaptığı konuşmada, önümüzdeki dönemde Washington’a yeniden ziyaretlerde bir yoğunluk yaşanacağı işaretlerini verdi. 2015 yılının Nisan ayı yaklaştığından dolayı, 1915 Ermeni katliamları ve tehcirinin 100. yılında olanları soykırım olarak tanıtmaya çalışacak Ermeni Diasporasına karşı bir atağın Ankara’dan gelmesi bekleniyor. Ama şu şartlarda Türkiye'den gelen yetkililerin ne derece etkili oldukları büyük bir soru işareti. Üstüne, son yıllarda Türk-Amerikan ilişkilerinde etkili olan Amerikan-Türk Konseyi (ATC), Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Cemaate yakın çok etkili derneklerin ya etkinliği kırıldı ya da hükümetin aleyhine dönüştü. Bundan dolayı da şu an Washington’da AKP’nin lehine çalışacak etkili bir aktör kalmamış durumda.


Meteor Yaklaşıyor
Bozkır'ın Washington'a gelmesinin bir başka nedeni ise, Trans Atlantik Ticaret İşbirliği  (TTIP) konularını görüşmek idi. Bozkır, Amerikan Kongresinin bazı üyelerini ziyaret etti ve Türkiye'nin, AB ile olan Gümrük Birliği anlaşmasından dolayı uğrayabileceği ciddi zararları muhataplarına aktardı.


Washington’da TTIP konusunu günlük olarak takip edenler ise, bu konuda da Türkiye lehine herhangi bir gelişmenin yaşanmadığını anlatıyor. Bir yıl içinde ABD ile AB arasındaki TTIP veya Ortak Pazar anlaşmasının son dönemece girmesi ve Obama’nın başkanlığı bitmeden böyle bir anlaşmanın yapılabilmesi ciddi bir olasılık. Böyle bir anlaşma yapıldığı takdirde, dışarıda kalacak bir Türkiye, Amerikan mallarına karşı tümüyle korumasız ve açık bir pazar haline gelecek.


Yani bir meteor yavaşça Türk-AB ve Türk-Amerikan ilişkilerine yaklaşıyor.


Bozkır’a göre, ABD ile AB arasında imzalanacak bir TTIP anlaşmasına Türkiye eklenmediği halde Türkiye’nin ekonomisi ilk yıl 3 ila 5 milyar dolar civarında zarara uğrayacak. Bu miktarın daha çok olduğunu savunan bazı uzmanlar var. Bozkır, ‘’bu anlaşmanın zararını Türkiye karşılayamaz’’ diyerek Amerikalı ve AB’li meslekdaşlarına Türkiye’nin konumunu dikkate almaları gerektiği konusunda mesajlar gönderdi. Bozkır’a göre, bu problem ‘basit bir şekilde’ AB ile Gümrük Birliği anlaşması yapmış ülkelerin de TTIP’e dahil edilmesi fıkrasının eklenmesi ile çözüleceğini ifade etti.


Bozkır: Basın Özgürlüğü Yok Denince Rahatsız Oluyorum
Bakan Bozkır, hem GMF’de yaptığı konuşmada hem de başkentteki bazı Türk basın mensupları ile yaptığı yaptığı sohbette Türkiye’deki basın özgürlüğü ile ilgili sorulara muhatap kaldı. Başkentteki ‘bazı’ Türk basın mensupları diyoruz çünkü başkentte ilk kez, Gülen Grubuna yakın basın mensupları akreditasyona uğradı ve Büyükelçiliğe çağrılmadı. Bozkır, GMF’deki konuşmasında ‘’Türkiye’de basın özgürlüğü yok denince ben oldukça rahatsız oluyorum’’ derken Türkiye’de yayınlanan gazete ve televizyon kanallarının çokluğunu hatırlattı. GMF’de bulunan ve Bozkır’ın basın sohbetine davet edilmeyen bazı basın mensupları ise ısrarla kendilerinin neden bu basın toplantısına davet edilmediğini öğrenmek istedi. Amerikalı uzmanların önünde cereyan eden bu tartışma, Türkiye’nin demokrasisinin ve özgürlüklerinin iyileştiğini anlatan Bozkır için ve ülkenin imajı için talihsiz bir gelişme olduğunda şüphe yoktu. Bozkır, bu sorulara karşılık olarak kendisinin bu seçimi yaptığını ve basın konferansı ile basın sohbeti arasında bir fark olduğunu anlattı. Bu farkı ben de ilk kez öğrenmiş oldum.


Bunca yıldır Washington’da yabancı devlet yetkililerinin ziyaretlerini izlemiş bir gazeteci olarak, Bozkır’ın kendi ülkesinin gazetecileri ile giriştiği bu ağız duellosuna benzer bir olay gördüğümü hatırlamıyorum.


‘Türkiye’nin bütün özgürlüklerinin gelişmesi için hepimizin çaba sarfetmesi lazım’ diyen Bozkır’a göre, Türkiye’nin aldığı yolun ve yaptığı reformların da hakkının verilmesi gerekiyor.


Basın Özgürlüğü Konularını Yurtiçinde Halletmek Lazım
Bozkır, bazı basın mensupları ile Büyükelçilikte yaptığı sohbette de basın özgürlüğü sorularına cevap vermeye çalıştı, ‘'basın özgürlüğü konusunda birlikte hareket etmemiz lazım, basın özgürlüğü konusunda sizlerle aynı görüşte değilim. ama bu konuları yurtiçinde halletmemiz gerekir, yurtdışında Türkiye’ye zarar verecek bir noktaya gelmiş ise onları önlemek için birlikte çaba sarfetmemiz gerekir. (Bu konuları) Türkiye’de söylememiz mümkünse Türkiye'de söylemek lazım.’’ dedi. İnternet ve sosyal medya çağında, Türkiye’deki özgürlük konularının Türkiye içine hapsedilmesi nasıl olacak bilmek güç. Büyükelçilikteki bu sohbette, birkaç gazeteci diğer meslekdaşlara uygulanan akreditasyondan rahatsızlığını Bozkır’a sohbet sırasında açıkça anlattı, Bozkır önce ‘akşama kadar neden böyle olduğunu anlatamam’ dedi. Sonraki itirazlar geldiğinde ise ‘konuyu not ettik’ demekle yetindi.


ABD Kongresi Bozkır’ı, 88 İmzalı Mektup Karşıladı
Volkan Bozkır’ın Kongre’yi ziyaret ettiği ve Washington’da görüşmeler yaptığı günde, Amerikan Temsilciler Meclisinin 88 üyesinin imzasının yer aldığı bir mektubun ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’e gönderilmiş olması dikkat çekti. Mektupta, muhalefeti susturmak için daha evvel yapılan girişimlere ek olarak Türkiye’deki son gözaltıların özgürlük, demokrasi ve ekonomik refaha ‘ürkütücü’ etki yaptığını iddia eden Amerikan Kongre üyeleri, Dışişleri Bakanı Kerry’ye de şu çağrıda bulundu: “Bu konuların barışçı ve uygun şekilde çözüme kavuşturulması adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetine ulaşmanız için size güçlü şekilde çağrıda bulunuyoruz.”


Mektup, hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi üyeler tarafından imzalandı. Ayrıca Kongre'deki Türk Dostluk Grubunun bazı üyelerinin de imzaları mektubun altında yer aldı. Mektupta açıkça Gülen Grubuna yakın gazete ve gazetecilerin yer alması, mektubun Türkiye'deki basın özgürlüğü sıkıntılarını dile getirmesinin yanısıra, Erdoğan ile Fethullah Gülen arasındaki mücadelenin de Washington'a bir başka yansıması olarak kabul edildi. Bozkır ise, birgün once Kongre’de görüşmeler yaptığı halde, neredeyse her dört Amerikan Milletvekilinden birinin imzaladığı mektuptan yayınlandığı sabah haberi oldu. Bu demektir ki, Bozkır'ın ne görüştüğü milletvekilleri ne de düzinelerce imzacı milletvekillerinin ofisi Türk Büyükelçiliğine bu sert mektupla ilgili bir haber verdiler. Bu gelişme de sadece Türkiye'ye duyulan alerjinin bir başka göstergesi.

Velhasılı kelam Washington'da değişen birşey yok: Türkiye'ye duyulan alerji tarihindeki ender zirvelerinden birini yaşıyor.

No comments: