twitter

Tuesday, January 08, 2013

ATAA eski baskani Gunay Evinch ile Turkiye-ABD iliskileri mulakat

Günay Evinch (Övünç)
Türk - Amerikan Dernekleri Asamblesi’nin (ATAA) önceki başkanı Günay Evinch yaklasik 20 yılldır Türkiye’nin Washington’daki avukatlığını, ve Turk Amerikan sivil toplum orgutlerinde lobicilk yapıyor ve özellikle Ermeni, Kıbrıs meseleri ve diğer Türkiye aleyhindeki yasa tasarılarına karşı Türkiye’nin pozisyonlarını Kongre üyelerine ve diğer etkili figürlere anlatma çabasında. Ondan dolayı da Türkiye’den Washington’a olan yansımalar, doğrudan Evinch'in, daha dogrusu, Turk Amerikan toplumun lobicilik işini kolaylaştırıyor veya zorlaştırıyor.

Şimdiye kadar Ermeni lobilerinin Kongre’ye toplamda 13 yasatasarısı getirdiğini ve bunların 6’sıının Kongre'den geçtiğini hatırlatan Evinch, ‘’soykırım’’ kelimelesinin ise son 7 tasarı, 1974 yılından sonra, Ermeni terörist örgütleri ASALA ve JCAG’nın suiktastlarinin artıştan sonra getirildiğini hatırlattı. Soykırım kelimesinin başkaları gibi değil - legal bazı sonuçlar doğurduğu için, Türkiye’nin pozisyonunun değişmediğini ve ABD'nin bu tasraralari karsi oldugunu ileri sürdü.

Ermeni Diaspora Stratejisi Değişiyor
Evinch'e göre Amerika’daki Ermeni diaspora stratejisi yavas yavas değişiyor. Ermeni diasporası gecen seneden ihtibaren ‘soykırım’ yasatasarıları yani sira, ‘’Türk devleti tarafından el konulan kiliseleri geri alma, yine Cumhuriyetin ilk yıllarında elkonulan ev ve arazi vs. varlıklara karşı tazminat almak’’ yollarına gidecek (tasarilar, Baskanlik bildirisi, ve tazminat davalari) ve üçüncü basamak ise ‘’Türkiye’den toprak istemine’’ kadar gidebilir, her ne kadar bu sonuncusu hiç realistik olmasa da. ‘Soykırım’ kelimesinden vazgeçme nedeni ise bu tasarıların Meclis Komisyonlarından geçirmenin zorluğunun yanısıra Amerikan Ermeni azınlık, artık ‘soykırımı’ ispat ettiklerini ve bundan dolayı da yeniden uğraşmaya gerek olmadığını düşünmeye başladı. Ayrıca toprak, mal ve kiliseleri geri istemek için de ‘soykırım’ yapıldığını ispat etmek zorunda değil bir davaci.

Eger gerçekten bu mal ve mülkler sahiplerinden alınmışsa ve bir haksızlık varsa, buna karşı çıkar mısınız?
ATAA'yin dusuncesi, 1935 Ankara Anlasmasi bu konuyu temmeli kapatmistir, ve her hangi odenmesi gereken tazminatlar odenmistir.  Ayrıca, ATAA, Türk hükümetinin ortaklaşa restore çalışmalarının yapılmasını teşvik ediyor. Van’daki Akdamar Kilisesinde yapıldığı gibi.  Unutmamak gerekir ki Doğu Avrupa’da, Balkanlarda ve Kafkaslarda binlerce cami, sinegog veya kiliseler yıkıldı. Bazıları isteyerek veya bazıları doğal olaylar veya şehir düzenlemeleri süresince.  Bunlar iliskin, ATAA hesap sorulmasini tesvik ediyor, ki adalet hem Musluman, hem Musevi, hem Hiristiyan icin esit bir sekilde aransin.

Başkan Obama’nın bilerek ‘’Meds Yeghern’’ kelimesini kullandı. Böylece konunun muğlak bırakıldı ve her iki tarafın da bundan kendisine göre anlam yüklenilmesine imkan verildi. İlk zamanlarda Ermeni azınlık Obama’ya, doğrudan ‘soykırım’ dememesinden dolayı kızgın olsalarda artık bazi daha liberal Ermeni Amerikan kesmiler bu gelişmeyi kendi adlarına daha olumlu okumaya başladılar.  ATAA'nin arastirmalarina gore, Meds Yeghern (buyuk felaket), ilk defa Ermenistan'in ilk Basbakani, Hovhanes Katchaznouni tarafindan ve Dashnaklari büyük felaket için suçlamak için kullanıldı.  Katchaznouni'ye gore, Osmanli develetine karsi ayaklanmak ve iç savaş açmak cok kötü bir karar idi.

2015 için denenmeyecek mi?
Denenebilir bir veya iki kez daha. Ama içinde soykırım kelimesi olan hiçbir tasarının ne Kongre’den geçeceğine, ne Başkanlık bildirisi olarak yayımlanabileceğine ne de mahkemelerde tanınabileceğine inanıyorum. Tabi şunu da eklemek lazım: sadece 2015 yıldönümü değil. 2019 Paris Baris Anlasmasi veya 2023 Lozana Anlasmasi yılları da yine onlara göre başka yıldönümlerini işaret ediyor olabilir.

Türkiye’nin İsrail ilişkileri
İsrail ile olan yaşanılan olaylardan sonra Musevi lobi ve dernekleri Türkiye lehine çalışmayı bıraktı ve bu da en çok Kıbrıs ve diğer insan hakları ile ilgili Türkiye aleyhine bu anda olan 10 adet Meclis ve Senatoda görünen yasatasarılarındir. İsrail ile kötü olan ilişkiler en çok Kıbrıs konusunda Türkiye’yi negatif olarak etkiliyor. Bir Kongre üyesi artık İsrailli lobilerin Türkiye lehine telefon açmayı kestiğini bizzat bana söyled, uzulerek.

Kongre eski üyesi, ‘’Ankara Gazze konusuyla ilgili sert retoriğini bırakırsa ABD’de Suriyeli mülteciler ile ilgili olarak daha çok yardıma hazır olur’’ şeklinde bir öneri ile geldi ve bunu söylerken Kongre’deki havayı yansıtıyordu bana.  Ankara’dan gelen oldukça sert demeçler Amerika’daki Türk ve Musevi kurumlarındaki ilişkileri tümüyle kapattığını söylemem gerekir. Oldukça az, çok az diyalogumuz kaldı. Buradaki Musevi kurumların Netanyahu hükümetine bu kadar yakın hareket etmesi de bizi oldukça şaşırttı. Herkes kutuplaşdı, mantığı ve sağ duyuyu bir kenara bırakdı. En çok üzüldüğümüz gelişmelerden biri de New York’daki Amerikan Safardik Musevi Federasyonun bize söylediği ‘’ bu süreç devam ettikçe ortaklaşa organizaler yapamayız’’ demesi oldu. Arap Amerikan kurulari ile zaten çok iliskilerimiz yoktu, ve diyebilirim ki bu ilişkilerde de bir gelişme olmadı. İlginç olan Somalilerin bizi el üstünde tutması. Biz Turk, Musevi, Arap Amerikalilar, sivil toplum örgütleri olarak, toplumlarımıza liderlik göstermemiz gerekiyor, liderlemize yardim etmemiz gerekiyor.  ATAA olarak, Amerikan Musevi ve Amerikan Arap sivil toplum örgütlerini bu onemli göreve davet ediyoruz.

No comments: